Shell Petroleum Hakkında İki Mahkeme Kararının Hikâyesi*
Muhasebede kullanılan tahsil ve tediye fişlerinin yetkililer tarafından imzalanması zorunludur. Yönetim Kurulu tarafından dosyanın gönderildiği tarihten itibaren disiplin soruşturması yapılan Cemiyet Üyesi hakkında Onur Kurulu tarafından 60 gün içinde karar verilmelidir. Aksi takdirde Onur Kurulu tarafından karar verilmemiş sayılır. Bu durumda Yönetim Kurulu Onur Kurulu tarafından karar verilmesi gereken tarihten itibaren 15 gün içinde karar verir. Madde 17 – Genel Kurul, Yönetim Kurulu veya Denetim Kurulunun gerekli gördüğü hallerde veya Dernek asıl üyelerinden beşte birinin yazılı başvurusu üzerine, Yönetim Kurulunca otuz gün içinde olağanüstü toplantıya çağrılır. Yönetim Kurulu, Genel Kurulu toplantıya çağırmazsa veya otuz gün içinde Olağanüstü Genel Kurulu toplamazsa bu istekte bulunanların İstanbul Sulh Hukuk Yargıcına başvurma hakkı doğar. F) Genel kurul, gündemdeki konuların görüşülerek karara bağlanmasıyla sonuçlandırılır. Genel kurulda her üyenin bir oy hakkı vardır; üye oyunu şahsen kullanmak zorundadır. Uygulamanın arayüzü gerekli tüm özelliklere sahiptir empieza aynı zamanda oyunu olabildiğince konforlu blooming getirir.
Cumhurbaşkanı halk konseyinin seçimlerini yenileme kararı da alabilir. Halk konseyinin toplantı halinde olmadığı zamanlarda yasama yetkisini kullanabilir. Ancak, bu yetki sonucunda ortaya çıkan yasama işlemleri ilk toplantısında halk konseyine sunulmak zorundadır. Cumhurbaşkanı bu yetkisini olağan üstü bir ihtiyaç varsa kullanabilir. Halk konseyi bu şekilde yürürlüğe konulan metinleri üçte iki çoğunluğu ile değiştirebilir veya kaldırabilir. Bazı önemli ve ülkenin yüksek menfaatlerini ilgilendiren hususlarda cumhurbaşkanı halk oyuna da başvurabilir. Eyalet veya federe devletlerin yönetimleri federal devlet sistemine benzetilerek düzenlenmiştir. Başta cumhurbaşkanı tarafından tayin edilen valiler vardır. Vali millî meclise üye seçilebilme yeterliğine sahip ve ayrıca otuz beş yaşından büyük olmalıdır. Eyalet meclislerinin üye sayıları anayasada gösterilmiştir.
- Nijer Cumhuriyeti’nin ilk anayasası 12 Mart 1959’da kabul edildi.
- Yüksek mahkemenin iki bölümünden biri alt mahkemelerinden gelen davaların üst inceleme yeridir.
Bu politika; kurum personeli ve kritik kurumsal bilgilerin korunması amacıyla sunucu kabinine, kurumsal bilgilerin bulundurulduğu sistemlerin yer aldığı tüm çalışma alanlarına ve kurum binalarına yetkisiz girişlerin önlenmesini amaçlamaktadır. Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi Politikalarının amacı KTO Karatay Üniverhttps://www.benito-mussolini.com/.link/”>pin up PinUp casino giriş personelinin, sistemlerinin, bilgi ve varlıklarının; gizlilik, bütünlük ve erişilebilirlik bakımından yapılması, uyulması gereken iş kurallarını hedeflemek ve bu hedefler kapsamında iş sürekliliğini sağlamaktır. – Yargı yetkisi, milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır. Bu haksız tahsilatı, tahsilatçılar ve banka paylaşıyorsa, suçlu; Banka, Avukat, Tahsilatçı Avukatı, BDDK, Bankalar Birliği ve Barolardır. Bu haksız tahsilatlardan asıl alacaklı bankanın haberi var mı? … Bu para bankaya gidiyorsa suçlu; banka, BDDK ve Bankalar Birliğidir. Dolayısıyla, haklarının farkında olan çocuklar yetiştirmenin yolu, bu hakları onlara açıklayacak anne-babalar ve öğretmenler yetiştirmekten geçer. – 15 yaşını doldurmuş ve kendisine karşı işlenen fiilin anlam ve sonuçlarını anlayabilecek durumda olan çocuklara karşı yalnızca cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyebilecek başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar cinsel istismar teşkil eder. Bölümlerin esasa ilişkin kararları, gerekçeleriyle birlikte ilgililere ve Adalet Bakanlığına tebliğ edilir; ayrıca, Mahkemenin internet sayfasında yayımlanır. “Bir Akit Devlet mukimi, Akit Devletlerden birinin veya her ikisinin işlemlerinin kendisi için bu Anlaşma hükümlerine uygun düşmeyen sonuçlar yarattığı veya yaratacağı kanaatine vardığında, bu Devletlerin iç mevzuatlarında öngörülen müracaat usulleriyle bağlı kalmaksızın, durumu mukimi olduğu Akit Devletin yetkili makamına arzedebilir.
(1) Çocuğu fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran, bu maksatla tedarik eden veya barındıran ya da çocuğun fuhşuna aracılık eden kişi, dört yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu suçun işlenişine yönelik hazırlık hareketleri de tamamlanmış suç gibi cezalandırılır.(2) Bir kimseyi fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran ya da fuhuş için aracılık eden veya yer temin eden kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bir başka deyişle bir kişi kendi isteği ile bu işi meslek edindiğini beyan ve ifade ederek Türk Ceza Kanunu kapsamında bir sorumluluk alanına girmeden eylemine devam edebilecektir.Bu durumda kendi isteği ve arzusu ile bu işi meslek edinen kişilerin Devlet tarafından toplum sağlığı ve sosyal sebeplerle ne şekilde kontrol edileceği sorunu ortaya çıkacaktır. Bu sorunun cevabı ise, “Genel Kadınlar ve Genelevlerinin Tabi Olacakları Hükümler ve Fuhuş Yüzünden Bulaşan Zührevi Hastalıklarla Mücadele Tüzüğü” nde yer almaktadır.Söz konusu Tüzükte, fuhuş yapılan yerler genel olarak 1- Genelevler, 2- Birleşme Yerleri ve 3- Tek başına Fuhuş yapılan yerler olarak üçlü bir ayrıma tabi tutulmuş ve Tüzüğün 8. Maddesinde gizli fuhuşun yasak olduğu belirtilmiştir. Kabaca özetlemek gerekirse, kendi isteği ve rızası ile fuhuş yapan kişiler Tüzükte belirlenen komisyonlar tarafından kayıt altına alınacak ve düzenli sağlık kontrolleri vasıtasıyla sağlık riski bertaraf edilmeye çalışılacaktır.Buraya kadar yapılan açıklamaların vergi hukuku bağlamında değerlendirilmesinin ise üç yönü bulunmaktadır. İlk olarak genelev işleticilerinin elde ettiği kazancın ne şekilde vergilendirileceği, ikinci olarak Genelev işleticisine bağlı olarak çalışan genel kadınların gelirinin ne şeklide vergilendirileceği, son olarak ise herhangi bir kişiye bağlı olmadan tek başına çalışan genel kadınların elde ettiği gelirin ne şekilde vergilendirileceği konusudur.
10 Temmuz 1978 metnine paralel hükümlere yer verilmiştir. Millî kurtuluş askerî komitesinin millî silâhlı kuvvetler adına iktidarı kullandığını, yasama gücünü elinde tuttuğunu, ülkenin genel siyasî hayatını bu komitenin belirlediğini, hükümeti denetleyip antlaşmaları onayladığını açıklar. Bu durumda askerî komitenin yasama organı görev ve yetkilerini de üstlendiği anlaşılmaktadır. Komite üç ayda bir toplanır, ayrıca bir dâimî komite oluşturulmuştur. Mısır Arap Cumhuriyeti her biri tüzel kişiliğe sahip idarî birimlere ayrılır. Halkın bu kuruluşlardaki temsilcileri olan meclislerin üyeleri tek dereceli seçimle belirlenir. Bu meclislerin en az yarısının işçi ve köylülerden oluşması anayasanın emridir. 22 Şubat 1958’de Suriye ile birleşerek Birleşik Arap Cumhuriyeti’ni oluşturan Mısır, aynı yılın 5 Martında bu yeni duruma uyum sağlayan yetmiş üç maddelik geçici bir anayasayı kabul etti.
Ayrıca ekonomik ve sosyal nitelikte çeşitli hükümlere yer verilmiş, mülkiyet, sermaye ve çalışma esaslarının İslâmî adalet ilkelerine uygun olması istenmiştir. İster aday gösterme ister ön seçim olarak kabul edilmiş olsun ahid usulünün geçerli olabilmesi için ehlü’l-hal ve’l-akdin rızası gerekli görüldüğü takdirde halifenin belirlenmesi usulü gerçekte ikiden bire indirilmiş olmaktadır ki bu da seçimden ibarettir. Bu usul ehlü’l-hal ve’l-akdin rızasına bağımlı bulunmayan bir tayin olarak kabul edildiğinde ise biri seçim diğeri veliaht tayini olmak üzere iki yol ortaya çıkmaktadır. Ancak bu ikinci görüş kabul edilse bile klasik kaynaklarda yer alan ictihadlar ışığında ahid yolunu verasete dönüştürmek mümkün değildir (Senhûrî, s. 151). Bu sebepledir ki bazı İslâm hukukçuları ahdin bulunmadığı durumlarda hilâfetin veraset görünümüne bürünmesini engellemek amacıyla sınırlı sayıdaki kimselerin seçimini geçerli saymışlardır. Dolayısıyla Tyan’ın halifenin belirlenmesinde üçüncü yol olarak irsen intikali zikretmesi (I, 257), hukukî (de jure) değil fiilî (de facto) durumu ortaya koymaktadır. Aksi halde bir, üç veya beş kişinin yaptığı tayini seçim saymak gibi bir zorlamaya gerek görülmez, hilâfetin irsen de intikal edebileceği açıkça ifade edilirdi. Mahkeme, görev konusuna ilişkin analizinin yanı sıra, davanın iyi niyetle açılmaması nedeniyle devamına izin verilmemesi gerektiği sonucuna vardı. Eğer öyleyse, ‘ClientEarth’ başarısının bedelini ödemiştir. Şirketin ve sanıkların, izinli duruşmada mahkeme huzuruna çıkmaları gerekmemekte olup; eğer bunu yapmayı tercih ederlerse, burada olduğu gibi, mahkeme tarafından duruşmaya davet edilmedikçe, normal olarak duruşma masraflarını karşılamalıdırlar. Ancak, Ağustos ayının (2024) sonunda yapılan ayrı bir masraf duruşmasında ([2024] EWHC 2182 (Böl)) ‘Trower J’, ‘ClientEarth’ün vergiye tabi olarak ‘Shell’in masraflarını ödemesini talep etti -üç önde gelen danışman, bir asistan ve Slaughter & May talimat veriyor! Normal kuralın bir kenara bırakılması ve ‘Shell’in mahkemeye çıkmasının orantılı bir yanıt olarak görülmesi için gösterilen ilk sebep, ‘ClientEarth’ün başvurunun yaratacağının farkında olduğu tanıtım ve dolayısıyla ‘Shell’e karşı ilk bakışta bir dava bulgusu, işlerinin yürütülmesi üzerinde olağandışı derecede önemli olumsuz bir etki yaratabilir.
Yetkili mahkemenin belirlenmesinde genel yetki kuralı, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6’ncı maddesi uyarınca, davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. İşbu genel yetki kuralı, kendisini bertaraf eden özel bir düzenleme olmadıkça hukuk davaları açısından uygulama alanı bulur. Genel yetki kuralı dışında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda ve diğer diğer kanunlarda düzenlenmiş olan özel yetki kuralları da vardır. Ayrılma akçesinin ödenmesine ilişkin kanunda bir düzenleme bulunmamakla birlikte, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 531’de “…davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değeri ödenir…” ifadesi yer almaktadır. Kanunun ilgili maddesinde açıkça bir tarihin olmaması sebebiyle karar tarihine en yakın tarih olarak kararın kesinleştiği tarihin esas alınacağını belirtmek mümkündür. Ders, ulusal ve uluslararası mahkemeler tarafından uygulanan çağdaş uluslararası ceza hukuku konuları üzerinde yoğunlaşacaktır. Dersin ilk bölümünde, uluslararası ceza hukukunun ‘non bis in idem’, yasallık ve şahsilik gibi temel ilkeleri tartışılacaktır. İkinci bölümde, uluslararası topluma karşı işlenen suçlar, ulusal ve uluslararası hukuk normları çerçevesinde incelenecek ve Avrupa Topluluklarının ortak bir ceza hukukunun yaratılması perspektifine eğilinecektir.